Kos ve Midilli‘nin ardından artık gelenekselleşen Yunan adaları turumuzun bu seneki durağı Samos. Samos Kuşadası’nın karşısında, Türkiye’ye en yakın Yunan adalarından biri. İki kara parçasının birbirlerine en yakın olduğu nokta Dilek Yarımadası. Burada mesafe 2 kilometrenin bile altında. Kuşadası‘ndan feribotla merkezi olan Vathy‘e ulaşmak ise yaklaşık 1 saat tutuyor. Samos’da gidilebilecek bir çok kasaba var. Merkez Vathy. Burası daha şehir havasında bir yer. Daha ufak, sessiz bir yer arayanların gidebilecekleri pek çok ufak kasaba var. Mesela Kokkari, Pythagorion, Marathokambos, Karlovasi. Ben Kokkari ve Pythagorion’daki bir kaç mekanı ziyaret edebildim. İşte bunlardan bazıları:
KOKKARI:
Poseidon Traditional Family Restaurant :
Kokkari’deki ilk gecemde Tripadvisor’dan ve daha önce adaya giden bir arkadaşımdan duyduğum Poseidon Family Restaurant’a gittim. Burası adından da anlaşılacağı gibi bir aile işletmesi. Anne, oğul, yeğen hepsi birarada çalışıyorlar. Aile havası müşterilerine karşı davranışlarına da yansıyor. Anne Pipitsa, şef Spyros ve Vassilios tek tek bütün masalarla ilgileniyor, sohbet edip, hatır soruyorlar. Yani misafirleriyle ilişkileri çok sıcak. Yemekler gayet lezzetli ve porsiyonları gerçekten büyük. Spyros yanımdaki masayı “Porsiyonlarımız büyüktür, isterseniz daha fazla şey sipariş vermeyin” diye uyaracak kadar dürüst. Poseidon’un menüsü bayağı geniş. Ne yiyeceğinize karar vermek bayağı zor olabiliyor. Tavsiyem kararsız kalırsanız yardım istemeniz. Bu arada yemeğinizi deniz kıyısında bile yeseniz gitmeden önce iç mekanı mutlaka görmenizi lazım.
Orada duvardaki ikonaların, eski fotoğrafların arasında denizci üniformalı bir adamın resmini göreceksiniz. İşte o “Dede Mehmet”. Yani mekanın sahibesi olan hanımefendi Pipitsa’nın büyük dedesi. Uzun yıllar önce teknesiyle Seferihisar’la ada arasında gidip gelirmiş. Sonrasında burada tanışıp sevdiği bir kızla evlenip adaya yerleşmiş. İlginç hikayelerin nereden çıkacağı belli olmuyor. Yemeklere gelecek olursak Poseidon’nda ana yemek olarak kleftiko ve tavşan stifado yedim.
Benim favorim kleftiko oldu. Biraz tuzlu olmasına rağmen son derece lezzetli yumuşak ve sulu kalmış bir etti. Kleftiko kelime anlamı olarak “hırsız kebabı” olarak çevrilebilir. Zamanında hırsızlar çaldıkları kuzuları duman çıkarmadan pişirmek için toprağa gömer, üzerinde ateş yakarak pişirirlermiş. Günümüz Yunanistanında bu iş fırında güveçte veya alüminyum folyo içinde pişirilerek yapılıyor. Evet alüminyum folyo yemek pişirmek için pek sağlıklı bir materyal değil kabul. Ama sonuçta her gün yemiyoruz değil mi?
Tavşan stifado ise lezzetliydi ama açıkçası çok da özgün bir tadı da yoktu. Tekrar yiyecek olsam kuzu etinden yapılanı tercih ederim. Poseidon’un mezeleri ise son derece lezzetli, menüsü ise gayet zengin. Poseidon bence Kokkari’de mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden biri.
Poseidon Family Restaurant:
http://www.poseidon-kokkari.gr/poseidon/restaurants/poseidon-restaurant.html
Dream Kitchen:
Dream Kitchen Kokkari’nin ara sokaklarında et yemekleriyle bilinen bir restorant. Haftada 2 gün canlı Yunan müziği var. Balık yerine et yemek isterseniz gelmeniz gereken yer bence burası. Yeri kilisenin karşısındaki dar sokaklardan biri. Kısa bir sokak olduğu için sokağın başında durup baktığınız zaman zaten mekanı görüyorsunuz. Tatile buralara kadar gelip bir ara sokakta yemek yeme fikri belki ilk başta cazip gelmeyebilir. Ama yemeklerin lezzetiyle Dream Kitchen insanın aklını çelmeyi beceriyor. Özellikle canlı müziğin olduğu akşamlarda gayet keyifli bir mekan oluyor. Yerel halktan da müşterileri olması da iyiye işaret.
Dream Kitchen’da köfte, tavuk, kaburga ve kuzu pirzoladan oluşan karışık ızgara tabağını denedim. Etler yumuşak, kararında pişmiş ve lezzetliydi. Bu büyük tabağın fiyatı 11 Euro. Bence gayet makul.
Dream Kitchen:
Adres: Agiou Nikolaou, Kokkari 831 00
PYTHAGORION:
Remataki:
Remataki sahildeki kalabalığın hemen dışında bir aile restoranı. Meşhur Pisagor heykelinin olduğu meydanı geçince hemen sağda. Gündüzleri plaj olarak kullanılan sahile akşam olduğunda masalar atılıyor. Dolayısıyla fazla janjanlı bir mekan beklemeyin. Son derece sade, loş bir ışık altında ama denizin hemen yanında yemeğinizi yiyorsunuz. Pek çok mekanda olduğu gibi burada da Türk olduğunuzu öğrenince bir kaç kelime de olsa Türkçe konuşmaya çalışıyorlar. Remataki’de tam mevsimi diyerek sardalya ısmarladım.
Sardalya yanında biraz yeşillik ve bir tane folyoya sarılıp fırında pişirilmiş patatesle geldi. Meze olarak ortak lezzetlerimizden fava vardı. Ada genelinde olduğu gibi balığın tadı da, porsiyonu da gayet tatmin ediciydi. Fava da üzmedi, o da lezzetliydi.
Yemek sonunda hesabınız tam da denizle iç içe bir yere uygun olarak sevimli bir kağıt kayığın içinde geliyor. Eğer isterseniz Samos gezinizden bir hatıra olarak giderken bunu alabilirsiniz. Çok hoş değil mi?
Remataki Restaurant:
Telefon: +3022730 61651
Lakis Restaurant:
Bence sadece Pyhthagorion’un değil adanın da en iyi tavernalarından biri. Sahibi olan Bay Lakis tüm müşterileriyle tek tek ilgileniyor. Lakis’e ulaşmak için biraz yokuş tırmanmayı göze almanız gerekiyor. Müzenin bulunduğu caddeden yukarı doğru yürümeye devam edin. Yaklaşık 40-50 metre sonra Lakis’e ulaşacaksınız. Lakis’de deniz ürünleri ve et yemekleri var. Hepsi de gayet özenli hazırlanmış. Porsiyonlar da gerçekten doyurucu. Lakis’de bir gün önce balığa doymamın da etkisiyle menüde “Stuffed meatballs” diye geçen köfteyi ısmarladım. O sırada gözümün önünde içine peynir doldurulmuş, kesince şelale gibi peynir alan köfteler falan uçuşuyordu nedense. (Çok açken sipariş vermenin zararları) Köfteler gelince anladım ki bildiğimiz kaşarlı köfteymiş bu.
Tabakta 2 köfte geldi. Ama ne köfte. Eğer 2 kişiyseniz 3-4 meze söyleyip bunu ortaya söyleyebilirsiniz. Tek bir tanesi bir kişiye yetebilecek ebatta. (Tabii bana yetmedi o ayrı mesele) Kullanılan tüm sebze ve meyveleri Bay Lakis kendi bahçelerinde yetiştiriyormuş. Yemekten sonra ikram olarak gelen meyve tabağındaki tüm meyvelerinin hepsi çok lezzetliydi. Ama hepsinden ayrı olarak o mis gibi kokan kokulu üzümlere ayrı bir parantez açmak istiyorum.
Utanmasam yolluk olarak biraz daha rica edecektim.
Bay Lakis tüm misafirleriyle tek tek ilgilenen, işini seven biri. Yıllar önce 3 kere İstanbul’a gelmiş ve çok sevmiş. Gece sonunda bildiği bir kaç kelime Türkçenin üzerine ben de bir kaç tane daha ekledim. Benden sonra gelen Türk müşterileriyle iletişimine biraz katkım olduysa ne mutlu bana. 🙂
Lakis Restaurant:
Two Spoons:
Pythagorion’un meşhur dondurmacısı. Açılalı bir kaç yıl olmuş. Buna rağmen ünü şimdiden bayağı yayılmış. Özellikle akşamları önündeki neredeyse tüm sandalyeler dolu oluyor. Yaklaşık 14 – 15 çeşit dondurma var. Dondurma haricinde tatlılar ve kahve de mevcut. Yeri hemen Remetaki’nin çaprazı.
Güzel bir yemekten sonra dondurma yemek gibisi var mı? Yok. Öyleyse Pythagorion’daysanız mutlaka Two Spoons’u da ziyaret edin. Dondurma fiyatlarını not almayı unuttum. Ama yanlış hatırlamıyorsam bir topu 2 ya da 2.5 Euro idi. Kahveler de 3, 4 euro civarıda.
Two Spoons:
Telefon: +30 2273 062336