Ezme Dürüm Evi, 80 yıl önce Diyarbakır-Mardin karayolunda başlayan bir geleneğin İstanbul’da ulaştığı (şimdilik) son nokta. Tarihi İpek Yolu üzerinde ilk lokantayı 80 yıl önce açan Şeyhanlı Ahmet’in torunları bugün İstanbul’da onun lonca geleneklerini yaşatarak kurduğu mesleği devam ettiriyorlar. Diyarbakır’da başlayan macera 80’lerde İstanbul’a ufak bir arabada satış yapmarak taşınmış. Sonra araba kamyonet, kamyonet büfe, büfe de 2 katlı mekana dönüşmüş. Gerçek bir başarı hikayesi yani. Okumaya devam et “Ezme Dürüm Evi, Bayrampaşa”
Adapazarı’nda Balkan usulü köfte Adapazarı deyince akla ıslama köfte gelir. Ancak son Adapazarı ziyaretimde kuzenlerim beni ıslama köfteciye değil, değişiklik olsun diye Balkan usulü köfte yapan bir lokantaya götürdüler: Tuna Köftecisi’ne. Kartvizitinde yazan “Esnaf Köfte Salonu” ibaresini haklı çıkartırcasına gerçekten esnaf işi bir lokanta. Ancak salon demek biraz abartı olur. İçeride hepi topu 3 masa var, iki masa da dükkanın önünde. Ama tüm masalar dolu. Belli ki ağzının tadını bilenler Kemal Usta’nın köftesini yemeden geçmiyor. Dayım ve iki kuzenimle ızgaranın yanı başındaki masaya oturduk ve yükselen dumanın cazibesine kapılarak bir buçuk köftelerimizi söyledik, ortaya da piyaz. Önden gelen piyaz ve acılı sosa ekmek bandırarak küçük ziyafetimize başladık. Özellikle piyazda kullanılan zeytinyağı kaliteli ve lezzetliydi. Okumaya devam et “Tuna Köftecisi”
Beykoz’un Soğuksu Mahallesi belki pek çok kişinin hiç gitmediği, hatta tam olarak nerede olduğunu bile bilmediği bir yer olabilir. Ama şimdi size Soğuksu’nun nerede olduğunu öğrenip, oraya gitmeniz için son derece geçerli bir sebep söyleyeceğim. KÖFTECİ ODABAŞLAR. Üsküdar sahilinden uzun bir otobüs ve kısa bir minibüs yolculuğundan sonra ulaştığımız Soğuksu meydanında (Saat kulesini görünce ineceksiniz) Köfteci Odabaşlar‘ı tam karşımızda bulduk. Hava kapalı ve yağmurlu olduğu için içeriye geçtik ve masamıza kurulduk. Gerek soğuk, gerekse açlığın neticesi olarak önden sıcak birer mercimek çorbası söyledik. Çorba sınıfı geçti. Bu arada ortaya görüntüsüyle göz dolduran piyazımız da geldi. Hemen limonlayıp, tuzladıktan sonra tadına baktık…. O da sınıfı geçti. Veee sıra geldi köfteye. Şu kadarını söyleyebilirim. Köftenin daha ilk lokmasında buraya gelmekle ne kadar doğru bir iş yaptığımızı anladım. Etli, sulu ve nar gibi kızarmış köfteler gerçek bir ustalık ürünü. Okumaya devam et “Köfteci Odabaşlar”
Son bir kaç yıldır kapıda vize alma imkanı sayesinde Yunan adaları artık neredeyse komşu kapısı oldu. Özellikle Kos, Midilli, Sakız, Rodos gibi adalar kelimenin tam anlamıyla Türk akınına uğradı. Hal böyle olunca buralarda ne yenir, ne içilir konusu da gündeme gelmeye başladı. İşte bu nedenle bu yazımızın konusu bir Yunan adası olan Kos.
Kos Bodrum’un hemen karşısında. Turgutreis ve Bodrum’dan kalkan feribotlarla ulaşmak mümkün. Vize işlemlerinizi feribot acentaları vasıtasıyla kolayca halledebiliyorsunuz. Bodrum’dan kalkan feribotlara binerseniz yaklaşık 1 saat sonra Kos’a ayak basmış oluyorsunuz. Kos’a vardığınızda kapıda vize işlemiyle gelenleri ayrı bir kapıdan içeri alıp pasaportları topluyorlar. Yaklaşık 15-20 dakika sonra pasaportlar vizeleri uygulanmış bir şekilde getirilip sahiplerine teslim ediliyor. Kos diğer tipik Yunan evlerinin olduğu adalara ufak adalara göre çok daha şehirleşmiş, turistik bir ada. Adanın sokaklarında dolaşırken tabelaları görmezseniz kendinizi kolaylıkla herhangi bir Türk sahil kasabasında zannedebilirsiniz. Ada yemek yemeyi sevenlere pek çok alternatif sunuyor. Balık, et, Yunan, Türk, İtalyan, ucuz, pahalı herkese hitap eden bir şeyler bulmak mümkün. İşte Kos’ta harcadığım kısa süre içinde deneme fırsatı bulduğum ve memnun ayrıldığım mekanlar: Okumaya devam et “Kos, Yunanistan”
Kuru fasulyeyi sevmeyen var mıdır bilmem. Ben çok severim. Hele ki yanında pirinç pilavı ve turşu olursa. “Her gün yesem bıkmam” belki iddialı bir cümle olur ama sık sık yemekten de bıkmayacağım bir yemektir. İşte bu yüzden Fasuli’ye gidelim teklifi geldiğinde bir saniye bile düşünmeden evet dedim. Zaten ne zamandır uğramak istediğim bir mekandı.
Fasuli’nin Tophane, Cerrahpaşa, Çapa, Vatan Caddesi ve Sirkeci’de 5 şubesi var. Yıllardır kendisine önemli bir müşteri kitlesi edinmiş olan Fasuli İstanbul’da kuru fasulye denilince akla ilk gelen yerlerden biri. Buranın ana yemeği, yani kralı kuru fasulye ama menüde Karadeniz yöresinin diğer lezzetleri de var. Dilerseniz Hemşin mıhlama, karalahana dolması, Akçaabat köftesi, hamsili pilav, Rize çoban kavurma, kara lahana çorbası da yiyebilirsiniz.
Bayramoğlu Döner Kavacık’ta lezzetli dönerleriyle nam salan bir mekan. Döner Türk mutfağının artık neredeyse bütün dünyaya yayılmış bir ürünü. Hatta neredeyse mutfağımızın yurtdışındaki temsilcisi bile diyebiliriz. Döner her ne kadar basit gibi görünse de aslında ustalık gerektiren ve iyisini yapmak için kaliteli malzeme ve tecrübe bileşenine ihtiyaç duyulan bir yemek. Bayramoğlu bütün bu şartları sağlıyor ve pek çok kişiye göre İstanbul’da yiyebileceğiniz en lezzetli dönerleri yapıyor. Burası öyle keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cevher değil. 1990 yılında kurulmuş ve bugüne kadar bir çok televizyon programına, köşe yazısına ve yemek bloguna konu olmuş, şanı alıp yürümüş bir müessese. Normal zamanlarda yer bulabilmek için bir süre sıra beklemeyi göze almanız gereken bu mekana tam yılbaşı ertesinde ve erken sayılabilecek bir saatte gittiğimiz için istediğimiz masayı seçtik ve rahat rahat siparişimizi verdik. İlk olarak masamıza domates, salatalık ve yeşil biberden yapılmış salatalar, süs biberi turşusu, lavaş ve anne patatesi tabir ettiğimiz elde kesilmiş patateslerden yapılmış patates kızartmalarımız geldi. Okumaya devam et “Bayramoğlu Döner”
Hayat hep kebap, pide, fast-food yiyerek geçmez, arada şöyle sulu, sebzeli tencere yemekleri de yemek lazım diye düşündüğünüzde esnaf lokantaları imdadınıza yetişir. İyi bir esnaf lokantası hem ucuz, hem temiz, hem de lezzetli tadlar sunmalıdır. Üsküdar’da ki Öz Bolu Lokantası bu tarife uyan bir yer. Çeşitleri bol, fiyatları uygun. Gördüğüm kadarıyla temizlik konusunda da bir kusurları yok. Yemek çeşitleri gayet tatmin edici. Etli, sebzeli çeşit çeşit yemeği bulmanız mümkün. Ayrıca dönerden vazgeçemem diyenler varsa o da var.
Öz Bolu’nun sunduğu onlarca seçeneğin arasından ben pilav ve haşlamayı tercih ettim. Gerek lezzetinden gerekse porsiyonlarından gayet memnun kaldım. Okumaya devam et “Öz Bolu Lokantası”
Geçtiğimiz sene sizlere Bodrum’dan Pamukkale Restaurant’ı tanıtmıştım. Ancak koskoca Bodrum’u tek bir mekanla geçiştirmek olmaz elbette. Yaz sezonu başlamak üzereyken yolu Bodrum’a düşecek olan halkgurmeleri için işte 2. Bodrum mekanımız: Gümüşlük Köftecisi. Gümüşlük Bodrum yarımadasında sayıları hızla azalan sakin, köy görüntüsünü hala kaybetmeyen koylarından biri. Belde karadan yürüyetek ulaşılabilen Tavşan Adası sayesinde adını geniş kitlelere duyursa da bu sıralarda arkeolojik kazılar nedeniyle adaya giriş yasaklanmış durumda. Gümüşlük’e geldiniz ve sahilde sıralanmış balık restaurantları yerine ucuz ve lezzetli bir şekilde karnınızı doyurmak isterseniz size tavsiyem belediye çay bahçesinin içinde yer alan Gümüşlük Köftecisi’ni denemeniz. Köfteciyi bulmak son derece kolay. Adrese falan ihtiyacınız yok. Takı satan dükkanların arasından geçip sahile gelince sola dönün. Biraz yürüyünce çay bahçesini sağda göreceksiniz. Çay bahçesinin içindeki ufak camlı kulübe de hedefimiz olan köftecimiz. Okumaya devam et “Gümüşlük Köftecisi”
Uzun bir aradan sonra yepyeni bir mekanla karşınızdayım sevgili halkgurmeleri. Bu sefer İstanbul’da iyi Adana kebap yenebilecek bir mekanın peşindeydim. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle gittiğim Emin Baba Dürüm Evi araştırmalarımın güzel bir meyvesi oldu. Hem güzel bir kebap yedim hem de müşterisini velinimet olarak gören güzel insanlarla tanıştım. Emin Baba 1999 yılında Gülbağ’da kendi deyimleriyle derme çatma bir dükkanda bu işi yapmaya başlamış. Gördüğü ilgi sayesinde 2008 yılında Ortaklar Caddesi şubesini açmış. Bundan kısa süre sonra merkezi hemen arkasındaki daha büyük bir yere taşımış. Son olarak da Beykent şubesi açılmış. Ancak bu büyüme kalitesini etkilememiş. Çünkü burası hala bir aile şirketi. Okumaya devam et “Emin Baba Dürüm Evi”
Paket turlarla gezerken insan yemek yeri seçiminde pek özgür olamıyor. Bayram tatili boyunca Göller Yöresi’ne yaptığımız turun duraklarından biri olan Ağlasun’da da lokanta seçimi tur tarafından yapıldı. Burdur’un ilçesi olan Ağlasun’a Sagalassos antik şehrini ziyaret etmek için gitmiştik. Tur rehberimiz öğle yemeğinde yöreye özgü Burdur şişi tadabilmemiz için, Ağlasun’un merkez meydanındaki Tadım Pide ve Kebap Salonu’nu ayarladı. Aslında bu yazıyı da lokantadan çok Burdur şişi tanıtmak için yazıyorum.
Zengin bir yemek kültürü olmasına rağmen, Anadolu bu kültürü dışarıya sergilemekte çok zayıf kalıyor. Evlerde pişen yöresel yemeklerin yenebileceği lokantaları bulmak neredeyse imkânsız; hele bir de bayram olunca açık lokanta bile bulmak zor. Neyse ki Tadım Lokantası, Ağlasun’daki açık birkaç mekândan biriydi ve biz de Burdur şiş yeme fırsatını yakaladık. Okumaya devam et “Burdur Şiş – Tadım Pide ve Kebap Salonu”
